Neye ihtiyacın var?
Geçen gün bir dostumla sohbet ederken, ihtiyacını öyle iyi tanımladı ki... İşte bu dedim! İnsanın neye ihtiyacı olduğunu bilmesi, kendisini bilmesi ne harika bir şey. Yoğun iş temposu, kurumsal hayat, hız, acele, yetişmesi gerekenler, yukarıdan gelen emirler... Mesela Vinyasa Yoga (yani daha hareketli olan, her nefeste (neredeyse) bir duruşa geçilen, sürekli bir akışın olduğu Yoga stili) ona o kadar hitap etmemiş bir döneminde. İş hayatındaki hisse benzetmiş bu hali. Tam tersine, durmaya, sessizliğe, kendi hızına hasret çekiyormuş. Yin Yoga (bir pozda daha uzun süre kalınan, genellikle yerde uygulanan, daha sakin, meditatif, durağan bir Yoga stili) ilaç gibi gelmiş, halen de iyi geliyor kendisine. Peki, sen, ben, farkında mıyız ihtiyaçlarımızın? Herkes, sen dışında herkes sanki daha iyi biliyor neyin sana iyi geldiğini. Ne yemelisin? Ne giymelisin? Nasıl uyumalısın? Nasıl ilişkiler kurmalısın? Nasıl hareket etmelisin? Ve içine sinmese de, dışarısı daha