Yalnızca Yoga Eğitmenleri İçin
Yoga nedir? Kimler yoga yapabilir? Yoga bir spor mudur? Yoga yaparken, spiritüel, felsefe kısımlarını dahil etmemek mümkün mü? Yoga, kimindir? Kimin yoga yaptığını veya yapmadığını hatta yapamadığını kim belirleyebilir?

Bu sorular son zamanlarda sadece Türkiye'de değil (belki burada daha çok), tüm dünyada tartışılmaya devam ediyor. Bunun en güzel örneğini, kalpten ve akıldan geçen soruların bir özeti olarak tanımlayabildiğim bu videodan (Who Owns Yoga/ AlJazeera) izleyebilirsiniz. Üstte saydığım sorulara, bir de benim gibi eğitmenlik kısmıyla ilgilenenlere dair sorular eklenmeye devam ediyor. Kim yoga eğitmenidir? Yoga eğitmeni dediğin Sanskrit dilinde tüm yoga pozlarının isimlerini bilmeli midir, her yoga pozunu yapmalı mıdır, yoksa yogayı hayatına, haline, tavrına, konuşmasına, yazmasına, egosuna, her yerine yansıtmayı araştırmalı mıdır?
Araştırma hali, çok iyi geliyor.
Bir adım ötede, yoga yapandan çok, yoga eğitmenliği programlarına katılıp, eğitmen olmak isteyen kişilerin sayısının artması da hararetle tartışılıyor. Tartışmak, kaba olmadığı sürece bence, güzel. Her yoga eğitmenlik eğitimine katılanın niyeti, ille de eğitmen olmak olmuyor, sadece kendi pratiğini derinleştirmek isteyen bir sürü yoga pratiği yapan da mevcut. Ayrıca her alanda olduğu gibi, ki yoga dersleri verme alanında bence daha fazla, doğal bir eleme oluyor. Benim ilk aldığım temel yoga eğitmenlik eğitiminde, sınıfta 13 kişiydik, sadece ben ve yol arkadaşım Devrim yoga eğitmenliğini tam zamanlı olarak yapıyoruz, örneğin. Şunu biliyorum, yoga yapmayı ve yoga yapmak isteyenlere bu konuda rehberlik etmeyi, aracı olmayı çok seviyorum ve bunu kalbimden yapıyorum. Niyet, her şeyde olduğundan daha çok, eğitim- rehberlik konusunda çok daha önemli sanırım. Alanımız her ne olursa olsun.
Geçenlerde karşıma, yoga dersleri verenlere, yoga eğitmenliği yapanlara yönelik çok güzel bir yazı çıktı ve burada kendisinin izniyle paylaşıyorum. Yazı bana çok iyi geldi. Eğitmenlik yapmayı düşünen, eğitmenlik yapan kişilere ışık tutmasını dilerim, küçük bir hatırlatma yazısı gibi, defterin bir kenarına not düşülebilir öneriler. Yazısını blogumda yayınlamama izin verdiği için, Desiree Rumbaugh'a çok teşekkür ediyorum. İngilizce'den Türkçe'ye çevirisi için Eda Söylerkaya'ya da teşekkür ediyorum.
Bu sorular son zamanlarda sadece Türkiye'de değil (belki burada daha çok), tüm dünyada tartışılmaya devam ediyor. Bunun en güzel örneğini, kalpten ve akıldan geçen soruların bir özeti olarak tanımlayabildiğim bu videodan (Who Owns Yoga/ AlJazeera) izleyebilirsiniz. Üstte saydığım sorulara, bir de benim gibi eğitmenlik kısmıyla ilgilenenlere dair sorular eklenmeye devam ediyor. Kim yoga eğitmenidir? Yoga eğitmeni dediğin Sanskrit dilinde tüm yoga pozlarının isimlerini bilmeli midir, her yoga pozunu yapmalı mıdır, yoksa yogayı hayatına, haline, tavrına, konuşmasına, yazmasına, egosuna, her yerine yansıtmayı araştırmalı mıdır?
Araştırma hali, çok iyi geliyor.
Bir adım ötede, yoga yapandan çok, yoga eğitmenliği programlarına katılıp, eğitmen olmak isteyen kişilerin sayısının artması da hararetle tartışılıyor. Tartışmak, kaba olmadığı sürece bence, güzel. Her yoga eğitmenlik eğitimine katılanın niyeti, ille de eğitmen olmak olmuyor, sadece kendi pratiğini derinleştirmek isteyen bir sürü yoga pratiği yapan da mevcut. Ayrıca her alanda olduğu gibi, ki yoga dersleri verme alanında bence daha fazla, doğal bir eleme oluyor. Benim ilk aldığım temel yoga eğitmenlik eğitiminde, sınıfta 13 kişiydik, sadece ben ve yol arkadaşım Devrim yoga eğitmenliğini tam zamanlı olarak yapıyoruz, örneğin. Şunu biliyorum, yoga yapmayı ve yoga yapmak isteyenlere bu konuda rehberlik etmeyi, aracı olmayı çok seviyorum ve bunu kalbimden yapıyorum. Niyet, her şeyde olduğundan daha çok, eğitim- rehberlik konusunda çok daha önemli sanırım. Alanımız her ne olursa olsun.
Geçenlerde karşıma, yoga dersleri verenlere, yoga eğitmenliği yapanlara yönelik çok güzel bir yazı çıktı ve burada kendisinin izniyle paylaşıyorum. Yazı bana çok iyi geldi. Eğitmenlik yapmayı düşünen, eğitmenlik yapan kişilere ışık tutmasını dilerim, küçük bir hatırlatma yazısı gibi, defterin bir kenarına not düşülebilir öneriler. Yazısını blogumda yayınlamama izin verdiği için, Desiree Rumbaugh'a çok teşekkür ediyorum. İngilizce'den Türkçe'ye çevirisi için Eda Söylerkaya'ya da teşekkür ediyorum.
Yalnızca Yoga Eğitmenleri İçin - Desiree Rumbaugh
Son zamanlarda İnternet’te, yoga uygulamasının yalnızca
pozları yapmaktan ibaret olmadığına dair birçok yorum okuyorum. Aynı zamanda,
Facebook ve Instagram’da, hoş pozları gösteren gönderi sayısında da bir artış
oldu. Bugünlerde yogiler bu konuda oldukça becerikli ve gururlu. Görünüşe göre,
başarılarımızı sergilemeyi seviyoruz ve insanların da bunları görmekten
hoşlandığı aşikar. Görünüşte son derece çelişkili olan bu iki mesaj göz önüne
alındığında, yoga hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyen öğrencilerin
kafasının ne kadar karışabileceğini tahmin edersiniz. Zayıf, zinde ve akrobatik
olmak zorunda mıyım? Derse gidersem bir yerim incinir mi? Herkes amuda
kalkabilir mi? Hatta yoganın amacı nedir ki?
Bana göre, yoga algısının daha dengeli bir rotaya
oturtulmasına yardımcı olmak, bu muazzam uygulamayı başkalarına sunmayı görev
edinen biz eğitmenlere düşüyor. Çoğumuz için eğitmenliğe giden yol, olağanüstü
bir minnet duygusundan ortaya çıkar. Yoga bir şekilde hayatlarımızı
değiştirmiştir ve bu minnet duygusuyla öğrendiklerimizi geri aktarmayı, kendi
dönüşümlerini keşfedebilmeleri için aynı olasılığı başkalarına da sunmayı
arzularız. Öğrencileri en başta çeken muhteşem poz fotoğrafları, festivaller ve
renkli giysilerin yanı sıra, yoganın uzun vadede sunduğu eşsiz ve son derece
yararlı bir şey vardır. Peki, nedir bu? Muhtemelen bireyden bireye biraz
değişen bir şey. Benim açımdan, içimdeki bilgeliğe kulak verme, güvenme ve onu
takip etme kabiliyetini geliştirmek oldu. Yani şahsi GPS’imi. Üst benliğimi.
Uygulamanın içerdiği tüm pozların ve fiziksel yararların ötesinde, bu gerçek öz
yatıyor.
Biz eğitmenler, derslerimiz sırasında basit spiritüel/ manevi temaları
uygulamaya dahil ederek, bu daha derin bilgeliği öğrencilerimize aktarma
imkanına sahibiz. Bugünlerde çeşitli mekanlarda birçok farklı yoga türü
sunuluyor. Bazı dersler yalnızca bir saat sürüyor ve mantralar ya
da herhangi bir konuşma içermiyor. Bazı derslerde meditasyon, derin nefes alıp
verme ve savasana gibi sessiz oturma faaliyetlerine bile zaman olmuyor. Yine de
azimli öğrencilere biraz olsun manevi bilgelik ve ilham sunmanın bir yolu var.
İlhamı kendiniz bulup derslerinize taşıyın. Size ilham veren bir şiir ya da
yararlı bulduğunuz bir kitap olabilir. Belki Facebook’ta sizi derinden etkileyen
bir hikaye görmüşsünüzdür. Bana göre en ilgi çekici temalar, kişinin şahsi
deneyimlerine dayanır. Ancak derslerimizi terapi seansına dönüştürmemeye dikkat
etmeliyiz. Öğrenciler, devamlı içimizi dökmemizden ve sorunlarımızı
paylaşmamızdan ne hoşlanır ne de bundan bir ders çıkarır.
Eğitmenliğinizi, öğrencilerinize fiziksel olduğu kadar
manevi olarak da ilham verebileceğiniz bir noktaya getirmek ister misiniz?
Cevabınız evet ise, bir an durup hayatınızda olanları enine boyuna düşünün ve
hayatın size bu deneyimden çıkarmanızı istediği dersleri bulmaya çalışın. Dalai
Lama, Gandhi, Thich Nhat Hanh, Pema Chodron, Byron Katie, Maya Angelou, Jack
Kornfield ve Eckhart Tolle gibi büyük şahsiyetlerin öğretilerini okuyun.
Onların bilgeliği, özlü, zamanı aşan ve etkili bir şekilde sunulur.
Yogada uygulanabilecek öğretilere aşağıdaki gibi örnekler
verilebilir:
- Bir canlının hayatına dair her açıdan kişisel olarak sorumluluk alın.
- Gerçeğe baş kaldırırsanız, kaybedersiniz.
- Mağdur/ Kurban konumundan sıyrılın ve görmek istediğiniz değişim
kendiniz olun.
- Gözlemci olabilmeyi öğrenin ki, tepki vermekten çok karşılık
vermeyi başarın.
- Genelde stresle ilişkili olan "savaş ya da kaç" sendromuna ne
kadar eğilimli olduğunuzun farkına varın.
Bu başlıklar, bize İnternet ve kitaplarda sunulanların
içinde buzdağının sadece görünen kısmı. Vaiz izlenimi vermeden bir mesajı
aktarabilmeyi öğrenirseniz, insanlar size minnettar kalır. Onlar dersimize
gelmeye zaman ayırdıysa, gelin, biz de onlara eksiksiz bir deneyim yaşatalım: Beden, zihin ve ruh deneyimi.
Yorumlar
Yorum Gönder