Kayıtlar

Temmuz, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Burkulmuş hassasiyet

Resim
Sağlık ne kadar önemli. Bu her gün, her an söylenen bir cümle. Gerçekte ne kadar uygulanıyor? Aslında başına bir şey gelmeden uygulanmayan bir konu bence sağlığa özen, hassasiyet göstermek. Hassasiyet ne kadar önemli. Bir an durup, yaşadığının gerçekten farkına vararak, aslında o kadar da kendine iddia ettiğin kadar farkında olmadığını anlayarak, sağlığın öylesine dergi sayfalarında yer alan bir konu olmadığını hatıralayarak gele gele konu her zaman gelmesi gereken noktaya geldi bugün benim için. Hassasiyet. Godfrey Devereux notlarımı karıştırmak istedim, “sadece Patanjali dedi diye değil, hayatın temeli hassasiyettir” demiş, öyle yazmışım. Derslerde her zaman hatırlattığım bir cümle, “lütfen bedeninizi dinleyin ve hassas olun, nazik davranın”. Bileğimi burkmam problem değil, olabilir. Ama sonrasında doktora gitmeyi geciktirmem yine bir hassasiyet eksikliği. Yoga yaparken değil, tenis oynarken sol bileğimi burkttum. Çok hafif bir burkulma diye düşündüm ve buz koy, krem sür, biraz

Eksik olma rüzgar

Resim
İstesen de, istemesen de değişiyorsun. Fikirlerin, düşüncelerin, görüntün değişiyor zaman denen garip kavramla birlikte. Etrafındakiler, bulunduğun mekan, kurduğun cümleler, cümlelerinin anlattıkları, dinlediklerin. Değişiyor. Artan ve eksilenler hep bir uyum halinde, sevsen de sevmesen de değişiyorsun. Tutamıyorsun elinde bir şeyleri. Ne anlam yüklemeye çalıştığın başarını, ne yaşını, ne sevdiklerini, ne kendini. Derin bir umursamazlık hissediyorum şu anda. Öylesine umrumda değil her şey. Oysa birkaç gün önce daha farklıydım. Her şey ne ciddi, ne önemli geldi. Hisler gelip geçiyor, düşünceler büyüyor küçülüyor. Anlar nasıl geçiyorsa, onlar da geçiyor gidiyor... İnsan kuş misali, uçuyor ordan oraya, konuyor, yoruluyor ve tekrar dinleniyor. Son birkaç gündür hep ayla suyun kesişmesini izledim. Gözlerim baktı ayın ışığına koyu mavi sularda. Hiç bir zaman denizin rengini  farklı düşünmemişimdir. Mavidir ve tonlarıdır, gece bile bunu hatırlatırım kendime: "Siyah değil gördüğün renk,

Durmanın dayanılmaz hafifliği

Resim
Ufak bir İzmir’i ziyaretten sonra, kendimi Jiva’da buldum. Perşembe sabah ve akşam dersinin ardından kendimi Yin yoga dersinin içine bırakıverdim. Sabah güçlü, akşam da daha sakin bir Hatha dersi vermiştim. Her dersin yeri ayrı, hepsinin tadı farklı. Güçlü halin sakinliğe doğru geçişi acayip bir deneyime dönüşebiliyor. Yin yoganın ardından kendimi dün akşam harika hissettim. Ruhum lokum gibi olmuş, yumuşak ve tatlı bir hal, mis… Bu demek değil ki, her Yin yogadan sonra insan böyle olur. Hayır, her türlü hal mümkün, bu benim sadece dünkü halimdi. Hiçbir hal olmak zorunda değil, herkesin yolu, hisleri, düşünceleri ve deneyimleri kendine, kendince. Jiva’nın tatlı Yin hocası Derya’nın dersinde, kalabalığa rağmen kendime bir yer bulabildim. "Yaz geldi, yoga rafa kalktı, ertesi mevsime” düşüncesini akşamki derslerin kalabalıklığı yıkıyor. Şaşırıyorum, mutlu oluyorum. Benim için gerçi hiçbir önemi yok. Tek bir öğrencim de olsa, aynı özenle, aynı istekle veriyorum dersimi. Bütün ders