Merkez


Yogaya ilk başladığım zamanlarda, “merkez, merkez, merkez” derlerdi de tam hissedemezdim…



Merkezden uzamak, her yöne köklenmek, yerleşmek, her neredeysen, hangi duruştaysan, hangi histeysen, o şekilde, nefesle, bir o yana bir bu yana, her yöne dokunmak ve bir olmak yerle&gökle.

Merkezde olmayı sevmek, öğrenilen bir durum yine işte o güzel, biricik çocukluğumuzdan bu güne devam eden. İlgi çekmeyi sevmek. Haklı olarak, ailenin sevgisi eşittir merkezde olmak diye algılanıyor. Sonrasında tüm hayatta aynı yaklaşım. Onun bunun arasında dururken merkezinde durmak, onun bunun ilgisini çekmek. Neden kendi kendine bu ilgiyi vermek, ilgiyi almak gerçekleşmesin ki… Merkezde olmak sevgiyse misal, neden bu sevgiyi ben kendime vermiyorum, neden bu ilgiyi kendime göstermiyorum? Başkalarından almak şart mı? Bir dengesi mutlaka vardır, her şeyin bir dengesinin olduğu gibi. 



Biraz sessizlik, biraz alan, belki bir mat, belki bir halı üzerinde bırakmak kendini yere, toprağa, çimene, evrene ve dinlemek kalp atışlarını. Mutluluk bir an için bu, öylesine huzurlu, öylesine kusursuz. Mükemmellik diye çırpınılan, ellerle yakalanmaya çalışılan, belki sırt üstü uzanma ile birkaç nefesle geliyor yerleşiyor zaten merkezine.

Merkez, bedeninin başında, zihninde, aklında değil de, her şeyin birleşmesiyle, hatta biraz daha aşağılarda: Kalpte, karında. Biraz ezber bozmak, biraz okuduklarına, söylenenlere kulaklarını kapamak. Dışarı kapananı, biraz içe açmak. Biraz…


Yoğun bir kış döneminin ardından, birçok şey öğrenerek, bir sürü tatlı, kıymetli insanlarla tanışarak nisan ayını karşılıyorum kendi ajandamda. Günlüklerin, defterlerin başına atılan tarihler değişirken, Baraka Yoga’nın matlarındaki kişi sayısı artarken, yorgun ama bir o kadar da huzurluyum.

Zamanla, sabırla ve denemeden hiçbir şey öğrenilmiyor. Çok daha başı her şeyin, ama küçücük bir oda bile olsa yoga stüdyosu, yoga eğitmenliği ile orayı idare etmenin apayrı şeyler olduğunu deneyimlemiş olduğumu kabul ediyorum. Ders vermek, ders almak öylesine keyifli, diğer kısımlar ise öylesine farklı ve yeniydi ki… Bu hafta sonu, 13-14 Nisan’da çok kıymetli bir eğitmen arkadaşım olan Elif Şandan Doygun, nefesle ilgili bilgilerini bize aktarmak üzere Baraka Yoga’ya geliyor. Nefes konusunda iyice derinleşeceğimiz bir çalışma olacak. 

Benim için sanırım en önemli buluşma 21 Nisan’da gerçekleşecek. Hayatımda çok önemli bir role sahip olan hocam Özlem Liz Vardan, Düşünce Gücü ve Yoga Yoluyla Uygulanması Workshop’u için Baraka’da olacak. Bazı insanlar hayatınıza güneş gibi doğar ya, sadece pozitiflik, sıcaklık gibi algılamayın, son derece güçlü bir duruşa sahip, bilgisi, insanlığı ve enerjisiyle. Psikoloji bilgisini, yoga deneyimiyle birleştiren benim için örnek bir kadın kendisi. Onu görmek ve onu dinlemek, onunla bu workshop vesilesiyle tekrar yoga yapmak bana çok iyi gelecek. Vaktiniz olursa, siz de farklı bir ekolden gelen, Özlem Liz Vardan ile tanışmak için yolunuzu Baraka’ya düşürün.

Ayrıca 13-14-15 Haziran’da sevgili dostum Devrim Öztürk ile Kaz Dağları’nda keyifli bir Yoga Kamp’ı gerçekleştireceğiz. Detaylı bilgiler çok yakında, burada ve www.barakayoga.com’ da.

Hoş geldi bahar! Keyifle, neşeyle ve sağlıkla geçsin…

Namaste.  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İlk kez yoga dersine gideceklere tavsiyeler

108 sayısı...

Zora dayanmak