Kedim beni niye öptü?

Havanın gri halinin arkasında biraz mavilik var, hafif bir pembelik pudra gibi. Yağmur damlacıklarının arkasında da tazelik var. Kış sabahları uyanmak, bir yaz sabahına benzemiyor. Yağmurun tazeliğini hissetmek için dışarı çıkıp yürümek yerine, ancak pencere derinlemesine açılıyor. Zor kalkıyor insan yataktan, dışarısı soğuk, bir tembellik çöküyor inceden üzerimize, demek ki bundan yatılıyormuş kış uykusuna.

Doğaya öykünmeye kalkmak yaşadığımız bu zamanda mümkün olmuyor ama. “Bana işleri baharda çiçekler açınca yollayın patron, kış uykusundayım” diye bir email atmak imkansız.



Yoga pratiği de kendini tembelliğe bırakmakla bırakmamak arasında insanı zorlayabiliyor. Sanki omuzlarımda bir melek, diğeri de şeytan ve çizgi filmden çıkmışçasına tartışıyorlar. “Hayır biraz daha uyu, yarın yaparsın pratiğini, boşver…”, üzerinde beyaz kıyafeti olan ise “ olur mu, yoga pratiğini her gün tekrarlamalısın, 48 saat içinde beden üzerinde etkisi geçiyor pratiğin, kalk” diyor.

İlk başlarda çok okuyarak yoga hakkında daha çok bilgim olabilir sanmıştım. Zamanla pratiğin gerçeği, yazılı bilgiyi mantıken geçtiğini görmek zor olmadı. Matın başında neler oluyor? Okumakla bir mi? Değilmiş, olamazmış, o zaman aç matını salona.

Hatha Yoga duruşlarında hep doğaya bir öykünme vardır. Her duruşun içinde bunun hissini yaşamak, derinleşmek mümkün olabiliyor. Güçlü bir dağ, köklü bir ağaç, bir balık, bir çekirge ya da bir yılan… Özüne dönmek, doğaya dönmek, yeniden ölmek ve doğmak gibi her nefes alış ve veriş duruşlarda. Ben dün bir balık oldum. Şöyle ki:

İki kedim var. Bu aralar internette kediyle güneşe selam yapan bir video sıkça dolaşıyor, bana da soranlar oldu, benzer haller yaşanıyor mu diye. Benim kedilerim daha çok matımda tırnaklarını rahatlatmaktan ve bana hatıra olsun diye izlerini bırakmaktan hoşlanıyorlar. Genelde aynı odada olduğumuzda ve ben yoga yapıyorsan, beni sakince izledikleri oluyor. İki kedi olunca hareketli anlar, matı keşfetme süreci vs. yaşanabiliyor. Dün çok ilginç bir an yaşadım: Pratiğimin sonlarına doğru, yerde uzanıp balık duruşuna girmiştim ve gözler kapalı bir şekilde birkaç dakikalığına yerleşmiştim. Bir anda Winston gelip beni yanağımdan öptü. Öptü derken minik bir yakınlaşma yanağıma doğru, yumuşacık bir temas. Çok tatlı bir andı. Bunun özellikle balık duruşuna denk gelmesi bir tesadüf olamaz sanırım. Suda yüzen bir balıkken, bir kediyle karşılaştım.



Tembelleğin ağır basmadığı, soğuk günlerde içinizin hep sıcak kaldığı bir Ocak ayı olsun.
Sevgiler.


Yorumlar

  1. insana neler kattığını bilirim :

    bir nevi arınış,

    bir nevi yükseliş

    bir nevi temizleniş.....

    o saflık anın içinde oluş, farkındalık..
    ise en sevdiğim zamanları........

    hepinize başarılar :=)
    *******
    benim çarşamba- cumartesileri günüm !

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

İlk kez yoga dersine gideceklere tavsiyeler

108 sayısı...

Zora dayanmak